Dünyada ve ülkemizde erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanseri en sık olarak görülürken; hızla yaygınlaşan akciğer kanseri, ikinci kanser türü olarak gözlemlenmektedir. En belirgin nedeninin sigara olarak gösterildiği akciğer kanseri; özellikle nefes darlığı, hırıltı, ani kilo kaybı ya da çeşitli ağrılarla kendini gösterebilir. En korkutucu kanser türleri arasında ilk sıralardaki bu kanser, gelişen tıbbi ve teknolojik imkanlarla başarılı şekilde tedavi edilmekte ve yaşam süresi uzatılabilmektedir.
Akciğer Kanseri Nedir?
Vücuda oksijen alınması ve yaşamsal faaliyetler sırasında oluşan karbondioksitin vücuttan atılmasını sağlamak akciğerlerdeki doku ve hücrelerin en önemli görevidir. Akciğerlerdeki doku ve hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla akciğer kanseri meydana gelir kontrolsüz çoğalan bu kitleler bulunduğu ortamda büyür ve etrafındaki dokulara yayılıp zarar verebilir. Akciğer kanseri, küçük hücreli (yulaf hücreli) akciğer kanseri ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri olmak üzere iki türlüdür.
Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri: Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin birçok çeşidi vardır ve her bir tipin kanser hücrelerinin türü farklıdır. Her kanser hücresi, farklı yollardan yayılır ve değişik şekilde büyür. Küçük hücreli olmayan akciğer kanserinin çeşitleri mikroskopla incelendiğinde kanser dokusundaki hücrelerin görüntüsü ve türüne göre belirlenir. Küçük hücreli akciğer kanserleri, tüm akciğer kanserlerinin yüzde 15’ini içerir, yoğunlukla, sigara içen hastalarda görülür. Lenfatik sistem ve kan yoluyla vücuda yayılımı, diğer akciğer kanseri türlerine göre daha hızlıdır.
Skuamoz hücreli karnisom: Balıksırtı gibi ince ve düzleşmiş görünen skuamoz hücrelerden kaynaklanır buna epidermoid karsinom adı da verilir.
Adenokarsinom: Bez (salgısal) özellik gösteren hücrelerden kaynaklanır.
Büyük hücreli karsinom: Mikroskopta bakıldığında, büyük ve anormal hücrelerin görüldüğü kanserdir.
Adenoskuamoz karsinom: Mikroskopta düzleşmiş görünen hücrelerden başlayan ve aynı zamanda bez özellikleri gösteren kanserdir.
Pleomorfik, sarkomatoid, veya sarkomatöz karsinom: Mikroskopta kanser hücrelerinin değişik tipleri ile giden bir grup kanserdir.
Karsinoid tümör: Yavaş büyüyen, nöroendokrin (sinirsel uyarı sonucu hormon salgılayan hücrelerden başlayan) kanserdir.
Sizi Arayalım
Akciğer Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Akciğer kanseri belirtileri, yerleşim yerine göre değişkenlik gösterebilir. Akciğerin üst kısmına yerleşmiş bir kitle, bazı sinirlere bası yaparak kolda ve omuzda ağrıya, ses kısıklığına, göz kapağı düşüklüğüne yol açabilir, birçok hastalıkta görülebildiği için bu belirtiler ihmal edilebilmektedir. Herhangi bir üst solunum yolu ve akciğer enfeksiyonu, kas iskelet sistemi ağrısı bu problemlere neden olabilir. Bu belirtilerin süresi birkaç haftayı aştığında vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir. Akciğer kanserinin belirtilerinden bazıları şunlardır;
- Sürekli nefes darlığı, hırıltılı solunum
- Geçmeyen ve giderek kötüleşen öksürük
- Kanlı balgam
- İştah kaybı ve zayıflama
- Göğüs ağrısı
- Ses kısıklığı
- Yutma güçlüğü
İnatçı öksürükler, akciğer kanserinin en genel belirtisidir. Bunun dışında göğüs ağrısı, nefes darlığı, ateş, ses kısıklığı, yüz ve boyunda şişme, omuz ve kol ağrısı, sırt ağrısı, yutma güçlüğü ve kanlı balgam gibi bulgular da akciğer kanseri belirtileri arasındadır. Akciğer kanseri hastalarının dörtte birlik bir kısmında, öksürükle birlikte gelen kanlı balgam görülmektedir. Baş ve kemik ağrısı, yorgunluk ve halsizlik de sıkça görülen akciğer kanseri belirtilerindendir.
Akciğer kanseri belirtileri bazen çok sinsidir hastaların neredeyse dörtte birinde kanser, hiçbir belirti vermeden meydana gelmektedir birçok kişi akciğer kanseri olduğunu, başka bir hastalık nedeniyle akciğer röntgeni çektirdiğinde öğrenmektedir. Bu sebeple rutin yapılan kontroller akciğer kanserinin erken evrede belirlenmesinde hayati önem taşır. Akciğer kanseri erken evrelerde teşhis edildiğinde tedavide başarı oranı çok yüksektir. Günümüzde düşük doz spiral bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme tekniklerindeki ilerlemelerle artık akciğer kanseri erken evrede belirlenebilmektedir.
Akciğer Kanserinin Nedenleri Nelerdir?
Akciğer kanserinin en büyük sebebi sigara olsa da sigara içmeyenlerde de akciğer kanseri görülebilir. Nitekim tüm akciğer kanserleri vakalarına bakıldığında, yüzde 15’lik dilimi hiç sigara içmemiş kişiler oluşturur. Sigara içilen ortamlarda bulunmak, akciğer kanseri gelişim riskini artırır. Sigaradan uzak durarak 10 yıl içinde akciğer kanseri riskini yüzde 50 azaltmak mümkündür. Sigara, pipo, puro ve nargile gibi ürünler; kanser nedeni olarak kanıtlanmış en önemli risk faktörler arasındadır. Sigaranın dışında; genetik geçiş, asbest, radon gazı, hava kirliliği de akciğer kanseri sebeplerindendir.
Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, akciğerlere radyoterapi uygulanması, riski artırabilir.Bir diğer önemli neden de içme sularında yüksek düzeyde arsenik maddesi olmasıdır. Kadınların son yıllarda giderek daha fazla sigara tüketmesi sonucu akciğer kanserinde artış gözlemlenmiştir.
Akciğer Kanseri Risk Faktörleri Nelerdir?
Akciğer kanserini artıran risk faktörleri şöyle sıralanabilir:
- Hava kirliliği
- Kömür, karbon vb. kullanımı
- Kronik akciğer hastalıkları
- Tütün ve tütün ürünleri
- Arsenik, radon gazı gibi bazı kimyasal maddelere nefes yolu ile maruz kalmak
- Genetik sebepler
Akciğer Kanserinde Görüntüleme Yöntemleri
Akciğer grafisi: Hastaların ayrıntılı öyküsü ve fizik muayenesinin ardından tanı için iki yönlü akciğer grafisi çekilmesi ilk adımdır. Bazı vakalarda bu görüntüleme tekniğiyle tümör sebebiyle akciğerlerde görülen harabiyet bu film ile ortaya çıkarılabilir. Fakat, akciğer grafisi ,her zaman net bir yanıt vermediğinden filmde görülecek herhangi küçük bir değişikliğin akciğer tomografisi ile saptanması gerekir.
Bilgisayarlı tomografi (BT): Tümörün boyutları, şekli ve bulunduğu yer hakkında bilgi verir, yayılmış akciğer kanseri sebebiyle büyüyen lenf düğümlerini; erken evre akciğer kanserinin tanısı ile karaciğer, böbrek üstü bezleri, beyin ve akciğer kanserinin yayılabileceği diğer iç organlarının durumunu da gösterir.
Manyetik Rezonans görüntüleme (MRI): Manyetik ve radyo dalgalarıyla beraber bilgisayar aracığı ile akciğeri kesitlere ayırarak görüntülenmesini sağlar MRI incelemesinde x ışınları kullanılmadığından radyasyon tehlikesi de bulunmaz.
Pozitron Emisyon Tomografi (PET): İşlem, kanserli dokularda toplanan şeker molekülüne bağlanmış düşük doz radyoaktif bir madde kullanılarak kanser tanısından çok kanser tanısı almış hastalarda tümörün yayılım gösterip göstermediğinin belirlenmesinde ve akciğer kanserinin evrelenerek tedavisinin planlanmasında uygulanır.
Kemik Sintigrafisi: Damardan hastaya verilen radyoaktif madde sayesinde kanser hücrelerinin kemiklere herhangi bir yayılım gösterip göstermediği saptanır; özellikle küçük hücreli akciğer kanserinde rutin olarak küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinde de kemik metastazı şüphesi bulunan durumlarda uygulanan bir tekniktir.
Akciğer Kanserinde Biyopsi Yöntemleri
Akciğer kanseri, bölgesel olarak akciğerlerde ilerleyebilir ya da lenf bezleri, kemik ve beyin dahil vücudun başka diğer bölgelerine yayılma (metastaz) gösterebilir. Bu nedenle, akciğer kanseri ve türü akciğerden doku örneği alınarak belirlenir. Biyopsi ile alınan doku örneği, mikroskop altında incelenir; akciğerde görülen ve kanser olduğuna inanılan dokudan biyopsi almak, tümörün yayılmasına ve hastalığın kötüleşmesine yol açmaz.
Bu doku parçasını almak için kullanılan yöntemler şunlardır:
- Akciğer Kanserinde Bronkoskopi: Bronşlara ve soluk borusuna ağızdan sokulan ince ışıklı bir tüp yoluyla hava yolları incelenir ve küçük doku örnekleri alınır.
- Akciğer Kanserinde İğne Aspirasyonu Uygulaması: Akciğerdeki kitleye yönelik göğüs duvarından iğne ile girilerek kanserli dokudan örnek alınır. Bu örnek mikroskop altında incelenir.
- Akciğer Kanserinde Torasentez Uygulaması: Kanser hücrelerini tespit etmek için akciğerleri çevreleyen sıvıdan iğneyle örnek alınır.
- Akciğer Kanserinde Torakotomi Uygulaması: Akciğer kanseri tanısı konması için kullanılan bu yöntem cerrahi bir müdahale ile göğüs kafesinin açılmasıdır. Diğer tüm yöntemler uygun değil ise veya tüm yöntemler ile başarı elde edilemez ise uygulanır.
- Akciğer Kanserinde Balgam Sitolojisi Uygulaması: Akciğerlerdeki mukozadan derin öksürükle çıkan materyalin mikroskopta incelenmesi yöntemidir. Kanser hücrelerinin belirlenmesi için hastadan alınan balgam örneği mikroskop altında incelenir.
Yapılan tetkikler sonucu hastaya akciğer kanseri teşhisi konulduğunda, kanserin evresini ve yayılma durumunu belirleme ve en iyi tedavi yöntemini tespit edebilme açısından hastadan alınan örnekler, bir dizi teste daha tabi tutularak kanserin evresine ve bu testlerin sonuçlarına göre akciğer kanserinin tedavi biçimi kişiye özel hale getirilir.
Akciğer Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılmaktadır
Akciğer kanseri tedavisi, diğer kanser türlerinde olduğu gibi hastalığın genel durumu, evresi ve kanserin tipi gibi pek çok faktöre bağlı değişkenlik gösterir. Birçok evrede değişik tedavi kombinasyonları ve kişiye özel tedaviler uygulanır bu nedenle akciğer kanseri tedavisinde tam donanımlı bir hastane ve uzman hekim seçiminin önemi büyüktür.
Akciğer kanseri ameliyatı sonrasında adjuvan tedavi yöntemi ile gözle görülmese de geride kalmış olması muhtemel az sayıdaki kanser hücresi yok edilir. Bu tedavi yönteminin de hastanın tanı raporu, yaşı ve genel sağlık durumu göz önünde bulundurularak planlanması gerekir.
Hastalara, akciğer kanseri ameliyatı sonrası adjuvan tedavi olarak sadece kemoterapi ya da sadece radyoterapi veya hem kemoterapi hem radyoterapi tedavisi uygulanabilir kimi durumlardaysa erken evre hastalarında ameliyat sonrası adjuvan tedavi gerekmeyebilir.
Akciğer Kanseri Tedavi Yöntemleri
Akciğer Kanserinde Cerrahi
Akciğer kanseri ameliyatı akciğer kanseri tedavi yöntemlerindendir. Cerrahi müdahalenin türü, kanserin akciğerdeki yerleşimine bağlıdır, akciğerdeki küçük bir parçayı almaya yönelik bir operasyondur. Cerrahi olarak tüm lob alınırsa (lobektomi), sağ veya sol akciğerin biri alınırsa (pnomonektomi) olarak tanımlanır, bazı tümörler yerleşimi, büyüklüğü ve hastanın genel sağlık durumu sebebiyle ameliyat edilemez.
Akciğer Kanserinde Kemoterapi
Kemoterapi tedavisi akciğer kanserinde kanser hücrelerinin ilaçla yok edilmesidir; kemoterapi genelde 2 ilaçtan oluşur ve bu konuda özel eğitim almış hemşireler tarafından verilebilir. Kemoterapinin verilme sayısı ‘’kür’’ şeklindedir ve genellikle 21-28 günde bir tekrarlanır. Akciğer kanserinde kemoterapi, genellikle damardan sıvı şeklinde ya da ağızdan hap olarak tam donanımlı ayakta tedavi merkezlerinde uygulanır, bazen hastanın durumundaki olumsuzluk veya önerilen ilaçların niteliğine göre kemoterapi yatarak da verilir. Her kemoterapi kürü sonrası hastalar, tıbbi onkoloji polikliniğinde kontrol edilir, bu kontrollerde hastalar muayene edilir, şikayetleri dinlenir, ilaçların yan etkileri sorgulanır ve vücuttaki diğer organlara bir zarar verip vermediğini araştırmaya yönelik bazı kan tetkikleri istenir. Her kür öncesi kan sayımının yapılması ve bu sayımın kemoterapiyi veren yetkili hemşirelere gösterilmesi gerekir.
Patoloji raporundaki tümöre ait özellikler bir hastanın ameliyat sonrası kemoterapi alıp almayacağını, eğer alacak ise kaç kür alacağını belirler. Bu kararların verilmesinde de hastanın yaşı ve genel durumu önemli rol oynamaktadır. Bir günde 12 saatten fazla zamanını yatarak geçirecek kadar genel durumu kötü olan hastalara kemoterapi verilmesi, yan etkilere tahammül edemeyecekleri için uygun değildir. Kemoterapi yapılması planlanan hastalar, ameliyat olmuşsa, tercihen ameliyattan sonraki 3 hafta içinde kemoterapiye başlanmalıdır. İlk kemoterapi alan hastaların, kemoterapiden bir hafta kadar sonra tıbbi onkoloji polikliniğinde kan ve genel durum kontrolünden geçmesi gerekir. Bu kontrolde hastaların genel durumları, tedaviyi tolere ediş biçimleri ve kan tahlilleri incelenir, varsa şikayetleri dinlenir sonraki kür uygulamalarında da her tedavi öncesi hastanın kan kontrolleri ve genel durumları incelenir ve kemoterapinin yan etkileri değerlendirilerek, gerekirse ilacın dozunda yeniden ayarlamaya gidilir.
Akıllı İlaçlar ve Akıllı Molekül Tedavisi
Son yıllarda küçük hücreli olmayan akciğer kanserlerinin, yassı hücreli olmayanlarına yönelik kapsamlı patolojik inceleme sonrasında, uygun hastalara ağızdan hap şeklinde ilaçlarla yapılan tedavi dir. Küçük hücreli ve yassı hücreli akciğer kanserlerine yönelik akıllı hap tedavisi, uygun değildir tüm dünyada tedavi kılavuzlarında ileri evre hastalarda; patoloji raporları uygunsa, küçük ve yassı hücreli olmayan akciğer kanserlerinin ilk basamak tedavisi olarak akıllı tedaviler kullanılır. Bu hastalarda yapılan ileri patolojik incelemeler ‘EGFR’ mutasyon testi ve ‘ALK’ füzyon testi olarak tanımlanır. Sigara içmeyen bireylerde bu testlerin olumlu (pozitif) saptanma oranları daha yüksektir fakat sigara içen bireylerde dahi her iki testten birinin pozitif çıkma oranı yaklaşık yüzde 20 civarıdır. Bu da her beş hastadan birinin bu tedavilerden yarar görmesi demektir ve asla göz ardı edilmemelidir.
Akciğer Kanserinde Radyoterapi
Radyoterapi yani ışın tedavileri, kanser hücresini öldürmeye yönelik yüksek enerjili ışınlar kullanılmasıdır sınırlı bir alana uygulanır ve bu bölgedeki kanser hücrelerini etkiler. Radyoterapi, bir tümörü küçültmeye yönelik cerrahi öncesi ya da kanser hücresini yok etmek için yapılan müdahale sonrası uygulanabilir. Hekimler radyoterapiyi genellikle kemoterapiyle beraber cerrahi yapılamayan kanseri bölgesel olarak ilerlemiş takat uzak bölgeye yayılmamış (metastaz) hastalarda birinci alternatif olarak kullanır. İlerlemiş evrede olan hastalarda da radyoterapi nefes darlığı ya da ağrı gibi belirtilerin giderilmesine yönelik de kullanılabilir.
Akciğer Kanserinde Aşı Tedavisi
Akciğer kanserinin tedavisinde özellikle son yıllarda ciddi gelişmeler yaşanıyor. İmmünoterapi, diğer adıyla akciğer kanser aşısı daha çok dördüncü evre akciğer kanseri hastalarını ilgilendiren bu gelişmelerin en önemlilerinden biridir. İmmünoterapi hastanın, kendi bağışıklık sistemini kullanarak kanser hücrelerine savaş açması anlamına gelir, bu nedenle diğer kemoterapi ilaçlarına göre yan etkileri daha azdır. Birkaç yıl öncesine kadar dördüncü evre akciğer kanserli hastalar için diğer kemoterapi ilaçları deneniyor ve başarılı sonuçlar alınamadığında akciğer kanseri aşısı kullanılıyordu günümüzde, Amerika’da ve Avrupa’da dördüncü evre akciğer kanseri hastaları, ilk andan itibaren bu kanser aşısı ile tedavi edilebiliyor artık.
Akciğer kanseri aşısını kullanabilmek için öncelikle hastadan bazı tetkikler istenir ve akciğer kanserinin tipine göre bu aşıya aday olup olmadığı saptanır eğer aşıya adaysa; tanı konulduğu ilk andan itibaren akciğer kanseri aşısı tedavisine başlanabilir. Aşının, bulantı ve kusma gibi tipik yan etkileri olmasa da bağırsaklarda ve tiroit bezinde geçici inflamasyona yol açabilme özellikleri vardır.
Akciğer kanseri aşısı, şu anda yalnızca dördüncü evre hasta gruplarında kullanılmakta ve yaşam süresini etkileyen özelliği bulunmaktadır. Evre 4 ‘teki tüm tedaviler hastanın yaşam süresini uzatmaya yönelik uygulanmaktadır.
Akciğer Kanserinden Korunmanın Yolları Nelerdir?
Akciğer kanseri oluşumu, tek bir nedene bağlanamaz, yapılan araştırmalarda akciğer kanserinin birçok sebebi bulunmuştur. Akciğer kanseri oluşumunda çeşitli faktörler rol oynayabilir bunların önemli bir bölümü tütün kullanımıyla ilişkilidir. Akciğer kanseri bulaşıcı değildir bazı insanların akciğer kanseri olma riski diğerlerinden daha fazla olabilir aşağıdaki durumlarda kanser riski artmaktadır.
Sigara ve akciğer kanseri: Sigara içmek akciğer kanserine yol açar tütünde akciğerdeki hücrelere zarar veren (karsinojen) maddeler vardır.
Zamanla bunlar, hücrelerde kansere yol açabilir. Bir sigara içicisinin akciğer kanseri olması; hangi yaşta sigara içmeye başladığı, ne kadar süredir sigara içtiği, günde içtiği sigara sayısı, sigarayı ne kadar derin içine çektiğiyle yakından alakalıdır sigara içmeyi bırakmak, akciğer kanseri olma riskini büyük ölçüde düşürür.
Puro, pipo ve akciğer kanseri: Puro ve pipo kullananlar, kullanmayanlara göre daha fazla akciğer kanseri olma riski taşır kişinin kaç yıldır puro ya da pipo içtiği, günde kaç adet içtiği ve ne kadar derin içine çektiği, kanser olma riskini etkileyen faktörler arasındadır, içlerine çekmeseler de puro ve pipo içicileri akciğer ve ağız kanserinin diğer tipleri için de risk altındadır. Pasif içicilerin (tütün dumanına maruz kalanlar) akciğer kanseri olma riski, pasif içicilik durumunda da artmaktadır.
Asbest ve akciğer kanseri: Yalıtım malzemesi, bazı endüstrilerde kullanılan ve doğal olarak fiber halinde bulunan bir mineral grubudur asbest fiberleri parçacıklara ayrılmaya meyillidir ve havada dolaşıp kıyafetlere yapışır. Bu parçacıklar solunduğunda akciğerlere yerleşir. Orada akciğer hücrelerini zarara uğratarak kanser gelişme riskini artırır. Araştırmalar, asbeste maruz kalan işçilerde akciğer kanseri gelişme riskinin, maruz kalmayanlara oranla 3–4 kat daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu artış, gemi inşası, asbest madenleri, yalıtım işi ve fren tamiri gibi endüstrilerde çalışanlarda daha yüksektir. Asbest işçileri sigara içiyorlarsa, Akciğer kanseri olma riski daha fazladır. Asbest işçileri işverenleri tarafından temin edilen koruyucu malzemeleri kullanmak ve tavsiye edilen iş ve güvenlik uyarılarını titizlikle takip etmelidir.
Hava kirliliği ve akciğer kanseri: Akciğer kanseri ile hava kirliliğine maruz kalmak arasında bir ilişki bulunmuş ama bu ilişki açıkça tarif edilememiştir ve daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
Akciğer hastalıkları: Verem gibi bazı akciğer hastalıkları, kişinin kanser olma riskini artırır akciğer kanserinin, veremden etkilenen bölgelerde daha fazla gelişme eğilimi vardır.
Hastanın hikayesi: Bir kez akciğer kanseri olan kişinin tekrar akciğer kanseri olma riski, hiç kanser olmamış kişiye oranla daha fazladır akciğer kanseri tanısı konduktan sonra sigara içmeyi bırakmak, ikinci bir akciğer kanserinin gelişmesini önleyebilir.