Kadınlara oranla erkeklerde 2 kat daha fazla görülen göğüs duvarı tümörleri, genellikle kötü huyludur. Göğüs duvarı tümörleri hiçbir belirti vermeden gelişebildiği gibi ağrı, enfeksiyon ya da cilt altı şişlikleri gibi semptomlar da gözlemlenebilir. Genellikle başka organlarda gelişen kanserin sıçramasıyla beliren göğüs duvarı tümörlerinin en etkili tedavisi cerrahidir.
Göğüs Duvarı Tümörü Nedir?
Göğüs duvarı; arkada omurlar, yan taraflarda kaburgalar ve kaburgaların arasını kapatan kas tabakası, önde halk arasında iman tahtası kemiği olarak bilinen sternum kemiği, aşağıda diyafram kası ve yukarıda klavikula (köprücük kemiği) ile komşuluğu olan, göğüs kafesinin şekil ve dayanıklılığını sağlayan yapıdır. Göğüs kafesinde kas ve kemik yapısı, karın kaslarının da yardımıyla solunuma katkı sağlar. Göğüs duvarı; kas, iskelet sistemi ve bağ dokuyu ilgilendiren çok farklı tümörler içerir ve bu tümörlerin çoğu malign (kötü huylu) karakter taşır.
Göğüs duvarı; arkada omurlar, yan taraflarda kaburgalar ve kaburgaların arasını kapatan kas tabakası, önde halk arasında iman tahtası kemiği olarak bilinen sternum kemiği, aşağıda diyafram kası ve yukarıda klavikula (köprücük kemiği) ile komşuluğu olan, göğüs kafesinin şekil ve dayanıklılığını sağlayan yapıdır. Göğüs kafesinde kas ve kemik yapısı, karın kaslarının da yardımıyla solunuma katkı sağlar. Göğüs duvarı; kas, iskelet sistemi ve bağ dokuyu ilgilendiren çok farklı tümörler içerir ve bu tümörlerin çoğu malign (kötü huylu) karakter taşır.
Göğüs duvarı tümörü sınıflaması şu şekilde yapılır
Göğüs duvarı tümörleri primer ve sekonder olarak ikiye ayrılır.
Sıklıkla sekonder olarak uzak organ metastazları (başka organlardan sıçrama) ve akciğer, plevra, mediasten, meme gibi komşu organ tümörlerinin bölgesel yayılımlarıyla meydana gelir.
Primer dediğimiz göğüs duvarının kendisinden kaynaklanan kötü huylu (malign) tümörlerde en sık sarkomlar görülür. Bu tümörler kemik, kıkırdak ve yumuşak dokuya yerleşebilir. Kemik ve kıkırdaklarda yerleşen göğüs duvarı tümörlerinin yüzde 50’si kostalarda (kaburga), yüzde 30’ u skapulada (kürek kemiği), %20’si sternum (göğüs kafesi kemiği) ve klavikulada (köprücük kemiği) yerleşerek hayatı etkiler.
Göğüs Duvarı Tümörlerinin Belirti ve Semptomları Nelerdir?
Göğüs duvarı tümörleri asemptomatik yani belirtisiz olabildikleri gibi, kendini farklı şekillerde belirti vererek de gösterebilir.
- Ağrı
- Cilt altı şişlikleri
- Enfeksiyon gibi belirtiler göğüs duvarı tümörlerinde görülebilmektedir.
Yumuşak doku kökenli göğüs duvarı tümörleri genelde ağrısız büyürken, kemik kaynaklı göğüs duvarı tümörlerinde ağrı ön planda olabilir. Bu yüzden ağrılı şişlikler, göğüs duvarı tümörünün ilk belirtisi olabilir ve vücutta normalin dışında bir şişlik, daha önceden olmayan ağrı belirtileri görüldüğünde vakit kaybetmeden göğüs cerrahisi bölümüne başvurulması gerekir.
Sizi Arayalım
Göğüs Duvarı Tümörlerinin Teşhisi Nasıl Yapılır?
Göğüs duvarı tümöründen şüphelenilen hasta grubunun teşhisinde, hastadan detaylı öykü alınması ve fizik muayene, ilk önemli tekniktir.
Görüntüleme olarak öncelikle akciğer grafisi değerlendirilmesi de önem arz eder.
Gereksinim olduğunda Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans (MR) gibi ileri görüntüleme yöntemlerine başvurulabilir.
Manyetik Rezonans (MR) yumuşak doku tümörlerini, mediasten organlarla ve büyük damarlarla ilişkisini daha iyi ortaya koyarken, Bilgisayarlı Tomografi (BT) kaburga yapılarını ve kemik içi hasarı daha iyi gösterir.
Bilgisayarlı Tomografi veya Manyetik Rezonans ile tümör olduğu şüphelendikten sonra tüm vücudu tarama amaçlı PET-CT de kullanılan ileri görüntüleme yöntemlerindendir.
Hangi görüntüleme yönteminin tercih edileceğine hastanın klinik durumuna göre karar verilir.
Göğüs Duvarı Tümörü Nasıldır?
Göğüs duvarı tümörlerinin çoğunda ameliyat ile tümörün negatif cerrahi sınırlarda (çıkarılan doku sınırlarında tümör olmaması durumu) geniş olarak çıkarılması en etkin tedavi biçimidir.
Çıkarılan tümörün hücre tipine, tümörün kötü huylu tümöre benzeme durumuna göre ameliyat ile çıkarılacak alanlar saptanır.
Hızlı farklılaşan (yüksek grade) tümörlerde kemoterapi ve radyoterapi yapılır. Bazı durumlarda çıkarılan göğüs duvarında tümör kaldığından şüpheleniliyor ise bu bölgenin kontrolünü sağlamak için kemoterapi de kullanılır.
Geniş olarak çıkarılan göğüs duvarı tümörü ameliyatlarından sonra oluşan boşluğu kapatmak ve hastanın rahat nefes alabilmesini sağlamak için bazı özel yöntemler gerçekleştirilir. Bunun için özel materyaller ya da vücudun kas, omentum veya deri gibi diğer bölgelerinden yama (greft) kullanılabilir ve kullanılan özel materyaller genellikle vücudun esnekliğine uygun olarak ameliyatta şekil verilebilen malzemelerden meydana gelir. Hangi materyalin kullanılacağı hastanın, hastalığın durumuna göre ameliyat öncesinde kararlaştırılır.

Bazı ameliyatlardan sonra vücudun kas, deri vs. gibi organları kullanılabilir, bu planlama da göğüs cerrahisinin yanında plastik cerrahi, ortopedi gibi diğer branşlarla beraber yapılır.
Ameliyattan Sonraki Süreç
Ameliyattan sonra genellikle akciğer boşluğuna, ameliyat bölgelerine ve kas altına vücudun ameliyat travması ile ürettiği sıvıları boşaltmak için drenaj tüpler yerleştirilir, bu tüpler izlenmeli ve gerekli boşalmayı sağladıktan sonra çıkarılmalıdır.
Kimi hastalar yataklı servise yollanır, kimileri de yoğun bakımda tutulur. Bu süre hastanın yaşı, uzun dönemli hastalıkları ve ameliyat etkisine göre saptanır.
Yoğun bakımda kalan hastalarda düzenli akciğer filmleri ile laboratuvar tetkikleri uygulanmalıdır. İzlenen hastalar, 5-6 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra servise yönlendirilebilir.
Hastaların ortalama 12 saat gözlenmesi, istirahat etmesi ve ameliyattan 1-2 hafta sonra da günlük yaşama dönmesi beklenir.
Sık Sorulan Sorular
Göğüs duvarı ameliyatlarının süresi; tümörün tipine, çıkarılan parçanın büyüklüğüne ve oluşan boşluğun kapatılmasında oluşabilecek ek işlem durumlarına göre değişebilir. Basit bir yumuşak doku eksizyonu ameliyatı 30 dakikada tamamlanabilirken, geniş göğüs duvarı tümörü çıkarılması gerektiren ameliyatlar 5-6 saat sürebilir.
Göğüs duvarı tümörü ameliyatlarından sonra sıklıkla akciğer boşluğuna, kas altı ve cilt altı ameliyat bölgelerine vücudun ürettiği ameliyat sonrası sıvıları boşaltacak drenaj tüpleri yerleştirilerek bunlar takip edilir.
Hastalar doğrudan yataklı servise alınabildiği gibi yaşına, genel durumuna, uzun dönem rahatsızlıklarına, aldığı anestezi süresine bağlı olarak, ameliyattan sonra bir süre yoğun bakımda da takip edilebilir.
Yoğun bakım süreci sonrasında serviste akciğer filmleri ve laboratuvar tetkikleri ile izlenen hastalar, yaklaşık 5-6 gün kadar yatarak tedavi edilir.
Göğüs duvarı tümörü ameliyatından sonra, ameliyatın büyüklüğüne göre hastanın 1-2 hafta kadar istirahat etmesi gerekir. Hastanın genel iyilik hali değerlendirilerek, 1-2 hafta sonrasında sosyal yaşantısına ve çalışma hayatına geri dönebilir.
Göğüs duvarı kanserleri bütün primer kanserler arasında yüzde 1-2, torasik (göğüs boşluğunu ilgilendiren) kanserler arasında da yüzde 5’lik bir grubu oluşturur.
Göğüs duvarı kanserinde genetik yatkınlık vardır, özellikle sarkom tipinde genetik faktörler çalışmalarda net şekilde ortaya konulmuştur.
Göğüs duvarı tümörlerinin çoğunu başka organlardan sıçramalar (metastaz) ve komşu organların bölgesel yayılımı oluşturduğundan, kanser öyküsü olan kişilerin bu konuda daha dikkatli olması gerkir. Bununla birlikte göğüs duvarı kanserleri, kadınlardan 2 kat daha fazla erkeklerde görülür.