Kolon kanserleri, dünyada en sık görülen kanser türlerindendir. Sağlık Bakanlığının istatistiklerine göre, ülkemizde de en sık görülen ilk 5 kanser türü arasında yer alır. Kolon kanserinin her yaşta görülme riski olsa da sıklıkla 50 yaşından sonra gözlenir. Cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde tüm kanserler arasında kolon kanseri; erkeklerde üçüncü, kadınlarda ikinci sıradadır.

Kolon (Kalın Bağırsak) Kanseri Nedir?

Kolon kanseri halk arasında “kalın bağırsak” olarak bilinir ve sindirim sisteminin en son kısmında yer alan bölgede gelişir, yaşamı boyunca her 20 kişiden 1’inde görülür.

Kolon ve rektum, sindirim sisteminin bir parçasıdır kalın bağırsak, ince bağırsaktan sonra gelen organlardır ve ortalama uzunluğu 1,5 m.dir. Ters dönmüş U harfi şeklindedir karnın sağ alt tarafından kör bağırsakla başlar, yukarı çıkar ve karaciğer altından dönüş yaparak, karnı yatay geçer, sol üst köşede yerleşen dalağın altına gelir ve yine bir dönüş yapıp sol taraftan aşağı doğru yönelerek rektumla birleşir. Rektum, ortalama 15 cm uzunluğundadır ve kalın bağırsağın genişlemesi ile oluşan sindirim sisteminin son kısmıdır.

Kolon kanseri, kolonda yer alan hücrelerde başlayarak hücre sayısı çoğaldıkça, peçete halkası gibi dairesel şekilde kolon etrafına yayılır. Erken tanı konması durumunda, kanser hücreleri yalnızca kolon içiyle sınırlı olarak saptanabilir. Erken tanı konulduğunda ise, kanser yakın organlara, lenf bezlerine ve kan dolaşımı yoluyla karaciğer, akciğer ve diğer organlara yayılabilir.

Erken teşhis,kolon kanseri tedavisinde başarıyı getiren en önemli kriterdir kolon veya kalın bağırsak kanseri, erken evrede saptandığında hastalıktan tamamen kurtulmak olasıdır.

Kolon (Kalın Bağırsak) Kanseri Risk Faktörleri

Gelişmiş ülkelerde, kolon ve rektum kanseri oranı, gelişmekte olan ülkelere göre 4-10 kat daha yüksektir. Kolorektal kanserin sebeplerini; yaşam tarzı, çevresel etkenlerdeki değişiklikler ve kalıtsal genetik faktörler olarak sıralamak mümkündür.

Sizi Arayalım

    Genetik Faktörler

    Ailesinde daha önce kolorektal kanser görülen kişinin kanser riski yüksektir ve kalıtsal genetik etmenler, risk oranını artırmaktadır. Hem kalın bağırsaktaki ailevi adenomatöz polipleri hem de Lynch sendromu olarak da tanımlanan herediter (aileden çocuklara geçen, ailesel) polip dışı kolorektal kanseri, kolon kanseri riskini artırmaktadır. Genetik kolorektal kanserler hastalığın sadece yüzde 5-10’u oluşturmasına karşın, bu genetik faktörleri taşıyan insanların hastalanma yaşı diğer kolon kanseri hastalardan daha gençtir ve daha fazla yaşamsal risk taşıır.

    Herediter polip dışı kolorektal kanseri (Lynch Sendromu), genetik kolorektal kanserlerin en yaygınıdır, birbirine uyumsuz DNA eşleşmeleri sonucu, kalıtsal gen mutasyonu ile ortaya çıkar ve tanı konma yaşı ortalama 45’tir. Bu tür gen mutasyonuyla endometriyum (dölyatağı iç zarı), yumurtalık, ince bağırsak, ureter (idrar yolu) ve renal pelvis (böbrek havuzcuğu) kanseri oluşumuna yatkınlık gözlemlenir.

    Kişinin ailesinde ve birinci derecede akrabalarında kanser öyküsünün bulunması, hastalığın oluşumunu ciddi oranda etkiler. Ailesinde kolon kanseri olan kişilerin, yakınında kaç yaşında kolon kanseri saptanmışsa bundan 10 yıl önce kolonoskopi yaptırmaya başlaması gerekir. Ailesinde kolon kanseri hikayesi olmayan ya da herhangi bir şikayeti olmayan tamamen sağlıklı kişiler ise 50 yaşından itibaren en az bir kere kolonoskopi yaptırması gerekir. Uzman doktorlara görünme için kolayca online hastane randevusu alınabilir.

    Kolon Kanseri Neden Olur?

    Kolon kanserinin oluşumunda; aşırı yağlı, kırmızı et ağırlıklı beslenme, şişmanlık, sigara ve alkol tüketiminin yanı sıra poliplerin etkisi görülür. Tarama kolonoskopileri sırasında kalın bağırsakta polip görüldüğünde kanserleşmeden alınarak hastalık önlenebilir. Kadınlarda meme ve yumurtalık kanseri hikayesi bulunması da bu hastalarda kolon kanseri riskini artırır. Meme ve yumurtalık kanseri olan kişilerde de 50 yaşını beklemeden kolon kanseri açısından tarama yapılması tavsiye edilmektedir.

    Polipler, genellikle geç dönemde yani kansere dönüştüğünde belirti verir ve poliplerin sadece küçük bir bölümü kansere dönüşür. Fakat kanserlerin büyük bir çoğunluğu, poliplerden geliştiğinden buna oldukça dikkat edilmelidir. Genel nüfusa bakıldığında bu oran yüzde 10-15 civarındadır. 50 yaş civarında nüfusun yaklaşık yüzde 25’inde değişik tiplerde polipler görülür 70 yaşı değerlendirdiğimizde ise görülme sıklığı yüzde 50’ye yakındır; yani poliplerin görülme sıklığı yaşla birlikte artar.

    Poliplerin Özellikleri;

    Kendiliğinden geçmemektedir.

    Genetik özellik taşımaktadır, birinci derece akrabalarında kolon kanseri ve daha önceki tetkiklerinde polip saptanan hastalar, risk grubunu oluşturur ve yakından takip edilmesi gerekir.

    Polipler genelde 1cm civarındadır, 2 cm’den büyükleri tehlikeli olabilir ve çıkarılması gerekir.

    Şiddetli ağrı, bağırsak tıkanıklığı, kilo kaybı gibi belirtiler genellikle geç dönem belirtileridir, hemoroid ve anüste fissür (çatlak) gibi problemler, benzer belirtilere sahip olması nedeniyle bazı hastalarda rektum kanserinin tanı ve tedavisinde gecikmelere yol açabilir ve bu belirtilerin hem hastaları hem de nadiren hekimleri yanıltması mümkündür. Genel olarak 40 yaş ve üzerinde makat bölgesindenki kanamalarda rektum ve kalın bağırsak kanseri olasılığının iyi araştırılması gerekir.

    Polip oluşumunu engellemek henüz pek mümkün değildir. Hareketsiz yaşam tarzını benimsemiş olanlar, aşırı stresli kişiler, sigara ve alkol kullananlar, obezite hastaları ve ağırlıklı olarak kırmızı et ile beslenenler risk grubundadır. Fakat posalı gıdalarla beslenmek, sigara kullanmamak yani bağırsak hareketlerini düzene sokan her şey, poliplerin oluşumunu engellemede önemli bir faktördür.

    Diğer Kolon (Kalın Bağırsak Kanseri) Risk Faktörleri

    Yaş: Herhangi bir yaşta ortaya çıkabilse de sıklıkla 50 yaş üzeri kişilerde görülür ve kolon kanseri riski yaşla birlikte artmaktadır. 60 yaşın üzerindeki hastaların kolon ve rektum kanserlerine yakalanma oranı, 40 yaş altındaki kişilere göre 10 kat daha yüksektir.

    Bağırsak iltihapları: Esas itibarıyla iki çeşit barsak iltihabı bulunmaktadır. Birincisi; enfeksiyona bağlı  kolon mukozasında yer yer oluşan ülser yani ülseratif kolittir ikincisi de ağızdan anüse kadar sindirim sisteminin herhangi bir bölümünde veya  aynı anda birkaç farklı bölümünde aralıklı iltihaplarla ortaya çıkan Crohn hastalığıdır. Uzun süren, müzmin bir hastalık olmasına karşın tedavi edilebilir. Oluşan yüksek kanser riski nedeniyle, kolorektal kanser tarama testlerinin daha sık yaptırılması gerekir.

    Beslenme: Kolon ve rektum kanserlerinin görülme sıklığı özellikle fastfood tüketiminin yaygın olduğu ABD ve Avrupa ülkelerinde  oldukça fazladır. Posasız gıda tüketimi, kabızlığı artırarak dışkının uzun süre bağırsak içinde kalmasına ve o bölgenin kanserleşmesine yol açar. Şarküteri ürünleri, salamuralar, tütsülenmiş etler, mangal türü yiyecekler ve kızartmalar, kabızlık yapar. Bunun yanında meyve, sebze, baklagiller, tavuk ve tahıl bakımından zengin gıdaları tüketmenin, risk oranını azalttığı saptanmıştır.

    Obezite: Kadın veya erkek fark etmeksizin, aşırı kilo kolon kanseri riskini artırır.

    Sigara: Yapılan birçok araştırmalar, sigara tüketimi ile kolon kanseri arasında ilişki olduğunu ortaya koymuştur.

    Kolon (Kalın Bağırsak) Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

    “Kolon (Kalın bağırsak kanseri) belirlileri nedendir?” sorusu şu şekilde yanıtlanabilir. En sık görülen kolon kanseri belirtileri:

    • Sürekli ishal ve kabızlık,
    • Her zaman normal bir kalınlıkta gelen büyük abdestin incelmesi,
    • Anüsten ve büyük abdestten kan gelmesi,
    • Büyük abdestte yumurta akı görünümlü salgıdır.

    Kolon (kalın bağırsak) kanserinin ilerlediği ve bağırsağı tıkadığında ise karında şişlik ve ağrı oluşur. Erken tanı için bu tür şikayetleri olanların doktora başvurmalıdır.

    • Bağırsakların yeterince boşalamaması hissi,
    • Dışkılama güçlüğü
    • Ağrılı dışkılama
    • Açıklanamayan kilo kaybı
    • Kusma

    Kolon kanseri diğer adıyla kalın bağırsak kanserinin en önemli belirtileri arasındadır bağırsağın sağ tarafını tutan kolon kanseri ile sol tarafını tutan kolon kanseri farklı belirtiler gösterebilir. Bağırsağın sol tarafı daha dar bir bölge olması yüzünden bu bölgenin kanserlerinde daha çok dışkıda incelme, kanama, dışkı düzeninde değişme gibi şikayetler görülürken, sağ tarafta ise bağırsak daha geniş olduğundan, kanser burada sinsi bir şekilde ilerlemekte, belirti vermesi daha uzun sürer.

    Hastada, halsizlik, kansızlık, iştahsızlık ve karın ağrısı gibi belirtiler görülür bunun yanında ağrılı dışkılama, demir eksikliği anemisi, karında kitle hissinin kolon kanseri açısından önemli belirtiler arasındadır. Hastalık ilerlemeden konulan kolon kanseri tanısı, yaşam şansını büyük ölçüde artırır. Bu yüzden erken tanı için kolon kanserinin belirtilerinin takibi oldukça önemlidir.

    Kolon Kanseri Teşhisi Nasıl Konulur?

    Kalın bağırsak kanseri, tarama programları içinde yer alan bir kanser çeşididir. Kanserden korumak veya hastalığı erken evrede saptamanın en etkin yolu, düzenli yaptırılan endoskopik incelemelerdir, bunların başında ise kolonoskopi gelir. Kolonoskopi, hem mevcut bir tümörü erken evrede saptama hem de kansere yol açabilecek polip ve benzeri sorunları daha kanserleşmeden belirleyip kişiyi kanser gelişiminden koruyabilecek özellikte bir uygulamadır. 50 yaşın üzerindeki her kişiye risk durumlarına, kişisel sağlık hikayelerine, aile öykülerine göre 2-5 yıllık aralıklarla kolonoskopik incelemeden geçmeleri tavsiye edilmektedir. Kolonoskopinin hazırlığı ve uygulaması günümüzde hasta için çok daha kolay ve konforludur, yeni kolonoskoplar son derece kolay uygulanıp, hastaya rahatsızlık vermeden arzu edile sonuçlar alınmaktadır.

    Kolon kanseri tanısı, uzman hekimler tarafından yapılan bazı testler ile konur.  Hastanın doktora başvurması ve fiziki muayenenin ardından sırasıyla aşağıdaki testler uygulanmaktadır:

    Dışkıda gizli kan incelenmesi: Son derece basit bir testtir, küçük miktarda dışkı örnekleri laboratuvarda incelenerek gerçekleştirilir.

    Radyolojik tetkikler: Çift kontrastlı kolon grafisi ve bilgisayarlı tomografi yapılır.

    Laboratuvar tetkikleri: Tam kan sayımı, biyokimyasal tetkikler uygulanmaktadır. Bunların arasında CEA (Karsinoembriyonik antijen) tetkiki, kalın bağırsak kanserlerinde kanda yükselebilen ve tanıya yardımcı testlerdendir.

    Kesin tanı için endoskopik tetkikler: Rektoskopi, sigmoidoskopi, kolonoskopi ve biyops, görülen lezyondan parça alınması ve patolog tarafından incelenmesi yapılır.

    Kişinin ailesinde 50 yaşından erken kalınbağırsak kanseri vakası bulunuyorsa, 40 yaşından itibaren kolonoskopi yaptırması gerekir ve kolonoskopi 5 yılda bir  tekrarlanmalıdır. Bunun yanında yılda bir kez dışkıda gizli kan bakılması da kanserin belirleyiciliği ve erken tanısı için gereklidir. Eğer kişinin ailesinde kalınbağırsak kanseri yok ise 50 yaşından itibaren düzenli biçimde 5 yılda bir kolonoskopi yaptırması uygundur.

    Klasik kolonoskopi, polip veya kanser varlığının tanısının konulmasını sağlaması yanında eğer hastada polip varsa onu tedavi edici ve kanser oluşumunu engelleyici özelliği de içerir. 5 yılda bir kez bunu yaptırmak, hasta için zor olmasa gerektir. Çünkü kolonoskopi, artık damardan iğne ile hastanın rahatlaması sağlanarak yapılan, sedasyon ve ağrı kesicilerle daha tolere edilebilir duruma getirilmiş bir tekniktir.

    Kolon (Kalın Bağırsak) Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

    Kolon kanserinde kolonoskopide alınan poliplerin üzerinde, kanser erken evrede yakalandığında, ameliyata gerek olmayabilir, yalnızca yakın takibe alınır. Poliplerin erken evrede, kansere dönüşmeden teşhisinde kolonoskopinin önemi büyüktür. Son yıllarda yapılan çalışmalar, kolonoskopi yapılarak poliplerin erken devrede çıkarılması ile kolon kanserinin büyük ölçüde engellenebildiğini göstermiştir. Bu yüzden 45 yaşından sonra her erkeğin ve 50 yaşından sonra her kadının, dışkıda gizli kan taraması ve kolonoskopi yaptırması gerekir. Kolonoskopi sırasında hasta konforuna büyük  özen gösterilmektedir. Bu sebeple hasta “bilinçli sedasyon” denilen damardan hafif bir ağrı kesici ile yarı baygın hale getirilir öncesinde de bağırsağın çeşitli yöntemlerle tamamen boşaltılması gerekir. Daha sonra fiberoptik bir kamera ile bağırsağa girilip görülen tüm polipler çıkarılmalıdır. Fakat burada kolonoskopiyi uygulayan hekimin tecrübesi, kullanılan cihazın dezenfeksiyonunun ve görüntü kalitesinin yüksek derecede olması, büyük önem taşır.

    Cerrahi, ileri evre kolon kanserinde standart tedavi seçeneğidir; yani tümörlü bölgenin çevreden bir miktar sağlam doku ve lenf düğümleriyle birlikte çıkarılmasıdır. Yapılan çalışmalar, onkoloji prensiplerine uygun olarak ve deneyimli cerrahlar tarafından yapılan ameliyatların hastanın geleceği açısından en önemli olduğunu gösterir. Kolon kanserinde ameliyat sonrası hastalığın evresine göre ek, koruyucu kemoterapi uygulanır  mesela, tümörün bağırsağa komşu lenf düğümlerine sıçradığı “evre III” vakalarda, “adjuvan”kemoterapi(hastalığın yayılmasını önleyen) artık tüm dünyada standartlaşmış bir işlemdir.

    Kolon kanserlerinde, anüse çok yakın tümörlerde anüsü iptal etmek ve karından dışkılamaya geçmek (kolostomi torbaları ile) bazen kaçınılmaz olabilir. Fakat son yıllarda ameliyat öncesi radyoterapiyle beraber kemoterapi uygulanması, anüsün korunmasını önemli ölçüde sağlayabilir. Diğer organlara yayılmış (metastatik) hastalarda, hastanın genel durumuna, yaşına, hastalığın yaygınlık derecesine bağlı her üç tedavi yöntemi (cerrahi, kemoterapi, radyoterapi) uygulanır. Burada amaç, hastaların yaşam süresini ve kalitesinin artmasıdır. Son birkaç yılda bulunan hedefe yönelik yeni biyolojik ilaç tedavileriyle , tedavide başarı oranları günden güne artış göstermektedir.

    Kolon kanserine yakalanmamış bireylerin korunmasında beslenme tarzları ve yaptıracakları tarama testlerinin önemi büyüktür. Sebze, meyve ve tahıllar gibi lifli gıdaların bolca tüketilmeli, yeterince kalsiyum ve D vitamini alınmalıdır. Bunların yanında; ikincil korunma önlemi olarak tarama testleri ile erken tanın ayrı bir önem arz etmektedir. Bunun için, her iki cinste 50 yaşından başlamak üzere, tarama testlerinin yapılması tavsiye edilmektedir. Ailesinde kolon kanseri olan kişiler, mutlaka tarama testlerine daha erken yaşta başlamalıdır.

    Kolon Kanserinden Korunmak İçin Dikkat Edilmesi Gerekenler

    Kolon kanserini engellemek henüz mümkün olmasa da günlük yaşantıya uygun olmayan beslenme, sedanter yaşam, obezite, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklara dikkat edilerek kolon kanseri riskini azaltmak mümkündür bunun için bazı yaşam değişiklikleri yapılmalıdır. Bunlar;

    Beslenme: Meyve, sebze ve baklagiller bakımından zengin gıdalarla beslenmek, kolon kanseri riskini azaltmak açısından faydalıdır. Kırmızı et ve alkol tüketimi, kolon kanser riskini artırdığından ölçülü olunmalıdır. Sağlıklı beslenme ve yağ oranı düşük gıdaların tüketilmesi, kilonun belli oranda tutulmasına yardım eder.

    Egzersiz: Araştırmalar göstermektedir ki düzenli egzersiz yapmanın birçok kanser türünde olduğu gibi kolon ve rektum kanseri riskini de azaltır. Ancak egzersiz programına başlamadan önce doktora danışılmalıdır, hekim kişiye uygun egzersiz programı konusunda yardımcı olacaktır. Haftada 5 gün ya da  5 günden fazla, 30 dakika süreyle yapılan egzersiz  önerilendir. 45 dakikadan 1 saate kadar yapılan egzersizin daha fazla yarar sağlaması mümkündür. Orta derece aktiviteler; tempolu yürüyüş, düz arazide bisiklete binmek vb… Tırmanma ve koşu da hareketli aktivitelerdir.

    Steroid Yapıda Olmayan (Aspirin gibi) İltihap Önleyici İlaçlar: Yapılan araştırmalar, kolon bu tip ilaçların kanser riskini azalttığını göstermektedir düzenli kullanılmaları durumunda potansiyel faydaları söz konusudur fakat, potansiyel bir kolon kanser riski söz konusu olduğunda, doktor kontrolü ile kullanılması yararınızadır. Aksi halde mide kanaması riski ile zarar verbilir.

    Kalsiyum: Kolon kanseri için az da olsa yarar sağlayabilir, günlük tüketilen 1200 mg kalsiyumun, kolorektal adenom formunu yüzde 20, ilerlemiş adenom formunu yüzde 45 oranında azalttığı bilinir. Bunun yanında, birlikte tüketilen D vitamini ve kalsiyumun birlikte adenom formunu azalttığı da saptanmıştır.

    D vitamini: Yağda çözünen bir vitamindir ve takviye edilmiş süt, mısır gevreği, uskumru, somon, ton balığı gibi belli bazı balık çeşitleri içeren diyet ürünlerinde ve güneş ışığında bulunmaktadır. D vitamininin, kolon kanseri dahil bazı kanser türlerini önlemede etkin bir rol oynadığı varsayılır.

    Prekanseröz (kansere yol açabilecek polipler) Polip Tarama ve Tedavisi: Özellikle meme kanserinde olduğu gibi, kanser türlerinde uygulanan tarama testleri, kanserin gelişmesini önlemez fakat erken evrede tanı konmasına katkı yaparak, tedavide başarı oranını artırmaktadır. Prekanseröz poliplerin belirlenmesi için de uygulanan tarama testleriyle kanserin gelişimi önlenebilir, tespit edilen poliplerin alınması, daha sonra gelişecek kanserin engellenmesini sağlayabilir.

    Koruyucu Cerrahi Müdahale: Koruyucu cerrahi müdahale, kolorektal kanser riski yüksek olan kişiler için tavsiye edilebilir. Bu ameliyat ile kanser gelişimi görülmeden önce, kolon bazen de rektum ve ilgili diğer organlar alınır fakat, bu tür bir ameliyat sadece kolon ve rektum kanseri riski yüksek hastalar açısından geçerli olabilir. Ameliyat kararı öncesi, doktorunuzla faydaları ve sonuçları konusunda görüşmeniz gerekir.

    Sık Sorulan Sorular

    Kolon kanserinin oluşumu dört evrede gerçekleşir. Birinci evrede kanser bağırsak duvarına,  Evre 2’de tüm bağırsak katlarına yayılmıştır. Evre 3’te ise lenf bezlerine yayılır Evre 4’te de karaciğer, karın zarı ve akciğer gibi yerlere sıçrama görülür.

    Kolon kanseri sıklıkla ileri yaşlar olmak üzere hayatın her evresinde görülebilir. Temelde ileri yaş faktörünün önemli olduğu kolon kanserinde; genetik yatkınlık, hareketsizlik, aşırı kilo, alkol, tütün kullanımı ve aşırıya kaçan işlenmiş et tüketimi başlıca risk unsurları arasındadır.

    Kolon kanserinde kalın bağırsağın makat bölgesine yakın olan 15 cm’lik kısımdan gelen kanama en önemli belirtileri arasındadır. Fakat kalın bağırsağın ince bağırsağa yakın olan başlangıç kısmından kaynaklanan kolon kanserleri, makattan daha çok gizli kanama ile kan kaybına yol açar ve kansızlıkla kendini gösterir.

    Kolon kanseri belirtileri arasındaki makatta kanama taze, parlak kırmızı şeklinde olabilir.

    Kanser türlerinin birçoğunda hastalığın farklı organlara yayılma ve sıçrama durumu olabilir. Genellikle kolon kanseri karaciğere metastaz yapabilir ve bunu önlemek için ameliyat sonrası kemoterapi uygulanabilir.

    Yapılan çalışmalar, onkoloji prensiplerine uygun yapılan ve tecrübeli cerrahlar tarafından gerçekleştirilen ameliyatlar, hastanın geleceğine yönelik en önemli faktördür.

    Kolon kanserinde ameliyattan sonra hastalığın evresine göre, koruyucu olarak tekrarlamaması için kemoterapi yapılır.

    Çevresel faktörlerin önemli olduğu kolon kanserinde bazı genetik bozuklukların ebeveynlerden bir sonraki kuşağa aktarılması ihtimali vardır genetik bozukluklar da çevre faktörü ile gelişebilir.

    Hayati tehdit oluşturan kanser türlerinin başında yer alan kalın bağırsak kanseri olarak da bilinen kolon kanseri, cinsiyet ayrımı olmadan kadın ve erkeklerde görülebilir.

    İleri yaşta, hareketsiz yaşamı olanlarda, aşırı kilolularda, alkol ya da tütün kullananlarda, işlenmiş et ürünü tüketenlerde daha yaygın görüldüğü belirtilir.

    Kolorektal kanserin sebeplerini; yaşam tarzı, yanlış beslenme, aşırı kilo, çevresel etkenlerdeki değişiklikler ve kalıtsal genetik faktörler şeklinde sıralamak mümkündür