Meme kanseri, hemen her yaş grubundan kadını etkileyebilen, kadınlarda karşılaşılan kanserler arasında birinci sırada yer alan son derece önemli hastalıklardandır. Küresel kanser insidansı incelendiğinde, kadınlarda en sık karşılaşılan bu kanser çeşidinin 2018 yılı itibarıyla 2.088.849 kadını etkilediği, kadınlarda görülen kanserler arasında meme kanseri oranının yüzde 25’ten fazla olduğu, yani kanser hastalığına yakalanan her 4 kadından 1’inin meme kanserine yakalandığı görülebilir. Yine 2018 küresel kanser insidansı sonuçlarına göre, kadınlarda ölümle sonuçlanan kanser hastalıkları arasında meme kanseri yüzde 15 oranla birinci sıradadır. Toplum sağlığını oldukça etkileyen bu kanser çeşidiyle mücadelede erken tanı faktörü kritik önemlidir. Hastalığın erken evrede fark edilmesi için öncelikle bu hastalığı tam anlamıyla tanımak, sık karşılaşılan belirti ve bulgularına ilişkin eksiksiz bilgi sahibi olmak, doğru zamanda mamografi çekimi ile hastalığı teşhis edebilmek oldukça önem arz eder.
Meme Kanseri Nedir?
Meme kanseri, kısaca meme dokusundaki hücre ve hücre gruplarının kontrolsüz çoğalması ve bu çoğalma sonrasında kanserli hücre yapılarının ortaya çıkması diye adlandırılabilir. Sıklıkla meme kanallarında veya süt bezlerinde görülen bu kontrolsüz çoğalmayla memede kitle ve benzeri yapılar oluşur daha sonra hızlı şekilde çoğalmaya devam eden kanser hücreleri, genellikle kendi çevrelerinde bulunan dokulara tutunarak belirli bir alanda büyüme gösterir. Dışarıdan elle fiziksel muayene ile algılanabilen bu kitle, meme kanserinin akciğer, karaciğer, mide ve benzer organ kanserlerine göre çok daha kolay fark edilir ve erken evrede tanı almasını ve etkin şekilde tedavisini kolaylaştırır. Bu yüzden kendi kendine meme muayenesi olarak adlandırılan bu metot, meme kanseri ile mücadele kapsamında kritik önem özelliği taşır. Meme kanseri için düzenli mamagrofi çekimi yapılması gerekir. Kadınlar için oluşturulan 40 yaş üstü check-up paketlerinde mutlaka bu taramalar bulunur, check-up nasıl yapılır? sorusunun yanıtı da burada gizlidir. Potansiyel risk oluşturan tüm hastalıklara ilişkin tedbir almak, meme kanseri başta olmak üzere pek çok hastalıktan korur.
Meme Kanseri Belirtileri
Meme kanseri uzun yıllar boyunca hiçbir belirti göstermeden sinsice ilerleyebileceği gibi hastalığın evrelerine göre farklı bulgular saptanabilir:
Memede Kitle
Memede ele gelen kitle varlığı, meme kanserinin en önemli belirtilerindendir. Kitle, koltuk altı olarak adlandırılan aksiller bölgede hissedilebileceği gibi süt kanallarında ya da meme dokusunda da ortaya çıkabilir. Genellikle ağrısız seyreden bu sert lezyonlar, meme kanserinin ilk işaretlerinden biri olarak görülür ve hekim kontrolü ile detaylı görüntüleme yöntemlerine başvurulması tavsiye edilir.
Sizi Arayalım
Meme Başı Akıntısı
Memede akıntı hormonal, dönemsel ya da enfeksiyon gibi çeşitli durumlara bağlı olarak meydana gelebilir. Akıntının miktarı, yoğunluğu, rengi ve sıklığı göz önünde bulundurularak meme kanseri ile ilişkili olup olmadığı belirlenir. Meme kanseri ile ortaya çıkan meme başı akıntısı; genelde tek bir memeden, kanlı, spontan akıntı biçimindedir.
Memede Şekil Bozukluğu
Meme dokusunda meydana gelen kitle çoğunlukla hızlı şekilde büyür ve memede şekil bozukluğuna neden olabilir. Özellikle iki meme arasındaki boyut ve şekil farklılıklarının, akla meme kanseri ile ilişkili kitle varlığını getirmesi gerekir.
Meme Cildinde Değişiklik
Meme cildinde kalınlaşma, selülit görünümü, ülserasyon olarak adlandırılan yüzeysel yaralar, ödem ve ödeme bağlı bölgesel çukurluklar, eritematöz ya da ekzematöz biçimli farklılaşmalar ortaya çıkabilir
Meme Başında Çekilme
Kitlenin meme dokusundaki yerleşim yerine bağlı olarak meme başında çekilme ya da çukurlaşma gibi belirtiler, kitle yüzeye yakın konumda ise cilt dokusunda çekilme, gerginlik, şekil bozukluğu ve yumru tarzında oluşumlar ortaya çıkabilir. Daha derin yerleşimli meme tümörleri ise Cooper ligamenti olarak tanımlanan yapıya tutunur ve bu ligamentin gerilmesiyle meme başı içe doğru çekilir. Bu bulgu, genellikle hastalığın ilerleyen evrelerinde ya da boyut olarak çok büyük kitlelerin varlığında meydana gelir.
Meme Kanseri Neden Olur?
Meme kanseri erkeklerde kadınlara oranla çok nadir görülür. Fakat hastalık geliştiğinde seyri kadınlarda görülen meme kanserine göre daha hızlı ve kötü olabilir. Her 100 meme kanserinden 1’i erkeklerde görülmektedir. Meme kanserinin sebebi tam olarak bilinmese de; kalıtım, beslenme şekli, sosyoekonomik durum, regl durumu, doğumlar, doğum kontrol hapları gibi birçok faktörden söz edilebilir.
Yaş ilerledikçe meme kanserinin görülme sıklığı artar. En çok 50-70 yaş aralığında görülen meme kanserinde risk artışı, ailede meme kanseri öyküsü bulunduğundadır. Anne veya kardeşte meme kanseri görüldüğünde hastalık riski 3 kat artış gösterir. Bu yüzden aile hikayesinde meme kanseri olan kişilerin kontrollerini özellikle 40 yaş ile birlikte sık sık yaptırmaları gerekir. BRCA1 ve BRCA2 genlerinde bozulma yani mutasyon var olan kişilerin hem meme hem de yumurtalık kanserine yakalanma ihtimali riski fazladır. Menopoz sürecinde 5 yıldan fazla hormon ilacı kullanmak da meme kanseri riskini artıran faktörlerdendir.
Meme Kanseri Evreleri Nelerdir?
Meme kanseri çok sık karşılaşılan ve hızlı ilerleyebilen bir kanserken erken evrede tanı aldığında son derece etkin ve oldukça başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Kanserin ilk evresinde, memedeki tümörlü dokunun çapı 2 santimetreden küçüktür. Koltuk altı bölgesinde de lenf bezi büyümesi yoktur. Evre 1 olarak tanımlanan bu dönemde tanı alıp tedavi edilen kişilerde 5 yıl sonrası sağ kalım oranı yüzde 98’dir. Kitle çapının 2 santimetreden büyük olduğu dönem, evre 2 olarak tanımlanır bu evrede lenf bezlerinde büyüme görülebilir de görülmeyebilir de. Evre 3 olarak adlandırılan dönemde ise tümörlü dokunun çapı 5 santimetreyi aşmış, koltuk altında lenf büyümesi belirgin hale gelmiştir. Bu evrede tanı alan meme kanseri hastalarında, tedavi sonrası 5 yıllık süreçte sağ kalım oranı yarı yarıya düşerek yüzde 50,6 gibi bir orana iner.
Meme kanseri ile mücadelede erken tanı kritik önem taşıdığından kanser evreleri hakkında bilgi sahibi olmak, düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yaparak kitleyi en erken evrede saptamak, doğru zamanda hekim muayenesine ve mamografi çekimi gibi ileri görüntüleme tekniklerine başvurmak son derece önem arz eder.
Kendi Kendine Meme Muayenesi Nasıl Yapılır?
Kendi kendine meme muayenesi için öncelikle adet döngüsü doğru şekilde takip edilmelidir. Her aylık döngünün ilk günü 1. gün olarak kabul edilir ve bugünden sonraki 5. gün ile 14. gün arasında bir gün belirlenerek, meme muayenesi için devamlı günün tercih edilmesi gerekir. Mesela ilk muayene için o ayki adet takviminde kanamanın başlangıcından sonraki 9. günü seçilmiş ise diğer aylarda da yine aynı şekilde adet kanamasının başlangıcından itibaren 9 günün sayılması ve muayenenin o gün tekrarlanması gerekir. Kişi menopoz dönemindeyse her ayın belli bir gününü kendi kendine meme muayenesi için seçebilir.
Vücudun üst kısmındaki giysilerin, muayene öncesi tamamen çıkarılması, ayna karşısında kollar sırası ile yukarıya doğru kaldırılarak meme dokusundaki çıkıntı, gerginlik, meme başında çekilme, yara, renk değişikliği gibi bulguların değerlendirilmesi ve her iki memenin, tüm bu özellikler açısından karşılaştırılması gerekir.
Bir sonraki aşamada kollar öne doğru uzatılmalı ve bu pozisyonda her iki meme arasındaki şekil değişikliği olup olmadığı değerlendirilmelidir. Daha sonra da eller bel hizasında konumlandırılıp omuzlar dik pozisyonda tutularak memelerin aynaya yansıyan görüntüsü kontrol edilmelidir. Bu aşamalardan sonra el ile muayene yöntemi uygulanmalıdır. Muayene edilecek olan meme, sağ meme ise sağ kol dirsekten bükülerek başın üzerine konulmalı ve sol elin ikinci, üçüncü ve dördüncü parmak uçları meme dokusunda dairesel hareketlerle gezdirilmeli, sol meme muayenesinde ise sol kol başın üzerine yerleştirilmeli, meme dokusunda gergin bir görünüm elde edilmeli ve daha sonra sağ el parmak uçlarıyla meme dokusu değerlendirilmelidir. Memede saptanan kitlelerin yaklaşık yüzde 90’ı patolojik özellik taşımayan yağ bezesi tarzında oluşumlardır fakat her durumda hekim muayenesine ve mamografi gibi detaylı görüntüleme yöntemlerine başvurulmalıdır.
Mamografi Çekimi Ne Zaman Yapılmalı?
Mamografi, günümüzde meme kanseri tanısı için halen altın standart olarak kabul edilir fakat memede kitlenin erken evrede fark edilmesi ve mamografi ihtiyacının saptanabilmesi için her kadın öncelikle ayda bir kez düzenli olarak kendi kendine meme muayene yapmaya özen göstermelidir.
20-40 yaş arası kadınlar için bir risk faktörü yoksa 3 yılda bir detaylı hekim muayenesi yeterlidir. Ailede ve birinci derece akrabalardan birinde meme kanseri öyküsü var ise kişinin meme kanserine yakalanma riski 3 kat artar. Bu yüzden riskli grupta yer alan kadınların, hekim önerisi doğrultusunda yakın takibi gerekebilir.
40 yaş üzerinde olmak meme kanseri riskini doğrudan artıran önemli faktörlerdendir. 20’li yaşlardan itibaren her yaş grubu kadında görülebilen bu kanser türü en sık 45-60 yaş arasında ortaya çıkar bu nedenle 40 yaşından itibaren tüm kadınların yılda bir kez meme muayenesi yaptırmaları, tercihen meme cerrahına başvurmaları tavsiye edilir.
35-40 yaş arasında en az bir dijital mamografi çektirilmesi, kişinin sonraki yıllarda yapılan incelemelerini çok daha doğru değerlendirme olanağı sağlar. İlk mamografi çekimi ve eş zamanlı detaylı meme muayenesi, 40-45 yaş arası takibin nasıl şekilleneceğini belirlemek bakımından oldukça yardımcıdır. 45 yaş sonrasında da her yıl mutlaka bir kez mamografi çekimi tavsiye edilir.
Bu nedenle meme kanseri belirtileri görülmese bile 20 yaş üzerindeki her kadının düzenli olarak kendi kendine meme muayenesi yapması, yaşına ve sağlık durumuna uygun aralıklarla mamografi taramalarına katılması, kanserle mücadele kapsamında kritik önem taşımaktadır. Siz de olası kanser durumunu erken evrede fark etmek ve başarılı tedavi olanaklarından yararlanmak için rutin kontroller arasında ihmal etmeden meme muayenenizi yapın.
Meme Kanserinde Erken Teşhis Yöntemleri
- Kendi kendine meme kontrolleri
- Yıllık mamografi
- Doktor muayenesi
- Genetik testler
Meme muayenesi, meme kanserinden korunmak ve erken evrede meme kanserini yakalamak bakımından çok önemlidir. Meme kanseri, meme içinde küçük bir kitleyken zamanında müdahaleyle yüzde 100’e yakın oranda başarı ile tedavi edilebilir. Meme kanserini diğer kanserlerden ayıran bir başka özellik de “kanser tarama programları” içinde değerlendirilebilirliğidir. Bu yüzden memeyle ilgili hiçbir şikayeti ya da kitlesi olmayan kadınların, tarama yöntemlerini önemsemesi gerekir.
Meme Kanseri Tanı ve Tedavisi
Son yıllarda, meme kanserinin tedavisinde kaydedilen önemli gelişmeler ve yeni tedavi olanakları; hastalığın erken teşhis ve tedavi ile tamamen yok edilebildiğini ortaya koymaktadır.
Günümüzde meme kanseri tedavisinde kaydedilen önemli gelişmeler ve yeni tedavi seçenekleri, hastalığın teşhisi ve tedavisini daha kolay ve başarılı hale getirmiştir. Meme kanseri tedavisinde öncelik, memenin korunmasına yönelik tedavi ve uygulamalardır. Erken evrede yakalanan meme kanserinde meme kaybı olmadan, gelişmiş tekniklerle hastalık yayılımı önceden belirlenerek önlem alınabilmekte ve tümöre direkt müdahale edilebilmektedir. İleri evre meme kanserinde memenin cerrahi ile alınması gerektiği durumlarda plastik cerrahi teknikleri ile meme rekonstrüksiyonu (yeni bir meme) uygulanabilmektedir. Meme kanseri erken tanı ile yüzde 100’e yakın bir oranda tedavi edilebilir.
Meme kanseri tedavisi, hastalığın hangi evrede olduğuna göre değişir, Evre 0’da ameliyat sonrası kemoterapi tedavisine gerek duyulmaz çoğu zaman radyoterapi de tedaviye eklenir. Evre I ve II ‘de kitle küçük olduğundan önce ameliyat ardından kemoterapi uygulanıp uygulanmayacağı kararlaştırılır. Evre III’te önce kemoterapi tedavisi uygulanır ardından hasta ameliyata alınır Evre IV’te de eğer kanser vücudun çok fazla bölgesine yayılmadı ise cerrahi düşünülebilir. Fakat kanser yayılımı fazla ise sadece ameliyat kesinlikle tavsiye edilmez kemoterapi ve bazen radyoterapi tedavisi uygulanır. Meme kanserine özel aşıların da yakın dönemde tedavide kullanılması beklenmektedir.
Cerrahi Yöntemler
Tümörün geride kalmayacak şekilde çıkarılması ve koltuk altına yayılım gösteren vakalarda lenf bezlerinin tümüyle alınması, meme kanseri cerrahisinde öncelikli amaçtır.
Mastektomi
Basit mastektomi: Bu işlem, total mastektomi olarak da isimlendirilir. Meme uçları dahil tüm meme alınır, fakat koltuk altı lenf bezleri ya da memenin altındaki kas dokuları alınmaz yöntem olarak günümüzde çok fazla tercih edilmez.
Cilt koruyucu mastektomi: Cerrahi sırasında bazı kadın hastalarda meme yeniden yapılandırılabilir. Bu işleme, cilt koruyucu mastektomi olarak tanımlanmaktadır memenin üstündeki derinin çoğu (meme ucu çevresi (areola) ve meme ucu dahil) dokunulmadan bırakılır.
Radikal Mastektomi: Bu geniş çaplı ameliyatta tüm meme, koltuk altı bezleri ve meme altındaki pektoral (göğüs duvarı) kaslar alınır. Radikal mastektomi, geçmişte oldukça sık kullanılan bir tekniktir.
Meme Koruyucu Cerrahi
Meme kanseri erken teşhis edildiği zaman daha çok memenin etkilenmiş kısmı alınır fakat, alınacak kısım tümörün büyüklüğüne, yerine ve başka faktörlere bağlıdır. Lumpektomide yalnızca memedeki kitle ve etrafındaki dokular alınır. Radyoterapi, lumpektomiden sonra uygulanan bir tedavi tekniğidir. Hastaya adjuvan kemoterapi de verilecek ise genellikle radyoterapi , kemoterapi tedavisi tamamlanana kadar geciktirilir. Kadranektomide, memenin dörtte biri alınır cerrahi sonrası genellikle radyoterapi verilir. Yine bu yöntemde de rayoterapi, kemoterapi verilecekse geciktirilir.
Lenf Bezi Cerrahisi
Meme kanserinin koltuk altı lenf bezlerine yayılımını saptamaya yönelik olarak bir ya da birden fazla lenf bezi alınarak mikroskop altında incelenir. Bu önemli inceleme, kanserin evrelenmesi, tedavi şeklinin ve sonuçlarının belirlenmesi için yapılır. Lenf bezlerinde kanser hücreleri bulunursa, kanserin kan dolaşımı yoluyla vücudun diğer bölgelerine yayılma şansı fazladır. Koltuk altındaki lenf bezlerinde kanser hücrelerinin varlığı, cerrahi sonrası eğer gerekli görülürse ne tür bir tedavi uygulanacağına karar verilmesinde önemlidir.
Radyoterapi Tedavisi
Meme kanserinde radyoterapi ile ameliyat sonrası koltukaltı ve meme bölgesine verilen ışınla, kalma olasılığı olan kanser hücrelerini yok etme hedeflenir. Meme kanseri tedavisinde radyoterapi, memenin kalan dokusunu korumak için özellikle yenileme riski yüksek olan ve meme koruyucu cerrahi yapılan hastalarda uygulanır meme kanseri ile mücadelede, ışın teknolojisi olarak TrueBeam STx ve Elekta Versa cihazları önemli rol alır.
Bu teknolojiler sayesinde meme kanseri alanındaki radyasyon onkolojisi uygulamalarında, yalnızca kanserli hücrelere odaklanılır ve sağlıklı hücrelerin zarar görmesi önlenir.
İlaç Tedavileri
Kemoterapi
Meme kanserinde kemoterap, çoğunlukla cerrahi sonrası yapılır. Operasyon sonrası herhangi bir kanserli hücre kalmamasına karşın koruyucu bir önlem olarak kemoterapi tedavisi, bir süre daha devam edebilir.
Hormonoterapi
Hormon tedavisinin amacı, kadın hormonlarına duyarlı meme kanseri vakalarında kanser hastasının hormon miktarının azaltılmasıdır. Östrojen hormonuna duyarlı bazı kanser hücreleri, daha hızlı büyür ve çoğalır u tedavi tekniği, östrojen etkisini ortadan kaldırarak, kanserin gelişmesini önler.
Akıllı İlaçlar
Meme kanseri, farklı tedavi stratejileri ile kişiye ve tümöre özgü tedavi gerektirir. Önceden klasik kemoterapi ilaçları ve hormon tedavileri dışında seçenekler bulunmazken, günümüzde daha yeni ve daha etkin kemoterapi ilaçları, damardan ve ağızdan hap şeklinde alınabilen hedefe yönelik akıllı ilaçlar ile yeni hormonal tedavi ilaçlarının birlikte kullanımı başarılı sonuçlar doğurmaktadır.
Sık Sorulan Sorular
- 2012 yılında dünyada 1.7 milyon yeni meme kanseri vakasına rastlanmıştır.
- Meme kanserinin en çok görüldüğü ilk 3 ülke Belçika, Danimarka ve Fransa şeklinde sıralanmaktadır.
- Türkiye meme kanserinin en çok görüldüğü ülkeler sıralamasında ilk 20’nin dışında yer alır.
- Meme kanseri tüm kanserlerin %12’sini oluşturmaktadır.
- Kadınlarda görülen kanserlerin %25’i meme kanseridir.
Memede ele gelen kitlenin, kist veya solid bir kitle olması mümkündür.Memede çok sık görülen kitleler özellikle fibroadenom ve fibrokistlerdir. Bozuk para şeklinde görülen memede kitleler, kansere dönüşmeyen, iyi huylu tümörlerdir. Kadınlar kendi kendine meme kontrolü esnasında fark ettikleri bu kitlelerin meme kanseri veya zararsız bir fibroadenom kitlesi olup olmadığını anlayamaz. Özellikle 30 yaş altı kadınlarda hormonal değişikliklere bağlı fibroadenomlar çok sık görülür. Memede kitlenin karakteri meme ultrasonu ile anlaşılır. Bu yüzden kadınların, memelerinde bir değişiklik veya kitle fark ettikleri zaman en kısa zamanda uzman bir doktora görünmesi gerekir. Meme ultrasonu ve gerek görüldüğünde de mamografi ile memedeki kitleye ilişkin bir fikir elde edilebilir.
Memede ağrı özellikle her iki memede de hissediliyorsa öncelikle hormonal değişiklikleri ve adet döngüsünün işaretidir. Ayrıca fibroadenom ve fibro kister de memede ağrı yapabilir. Hamile kadınlarda hormonların değişimine, emziren kadınlarda da emziremeye bağlı olarak memede ağrı gelişebilir. Meme kanserinin ileri evrelerinde, tümörün büyümesine bağlı ödem ve sonrasında memede ağrı oluşabilir fakat memede ağrı, meme kanseri belirtisi olarak kabul edilmez.
Kendi kendine meme muayenesi sırasında memede farklılık ve değişiklik hissedildiğinde, vakit kaybetmeden uzman doktora başvurulmalıdır. Bu kitlenin ne olduğu araştırılarak teşhis konulması gerekir.
Meme kanseri teşhisindeki her 10 kitlenin 8’i iyi huylu olabilir. Genç yaşlarda görülen ve kist denilen kanser olmayan kitleler, fibroadenom ve orta yaşlarda görülebilecek fibrokistik kitleler olabilir. Memedeki her kitlenin ağrılı veya ağrısız olması, kanser olduğu anlamına gelmez.
Egzersiz, bağışıklık sisteminizi güçlendirir ve kilonuzu kontrol altında tutmanıza yardım eder. Haftada üç saat ya da günde yaklaşık 30 dakika kadar az bir egzersiz yapan bir kadında, meme kanseri riski azalabilir.
Meme kanseri tedavisi sürecinde, kalabalık ortamlardan kaçınmak yerine daha çok sosyalleşme ve moral bulma ihtimali olan ortamlarda bulunulmalıdır. Tedavi sürecinde kalabalık ortamlardan mikrop kapma gibi bir durum söz konusu olmaz.
Lazer epilasyon, kalıcı makyaj yaptırmak, parfüm, deodorant kullanmak meme kanserine yol açmaz.
Meme muayenesi, adet döneminin bitiminden 4-5 gün sonra yapılmalıdır.
25-26 yaşından sonra yıllık rutin ultrason takiplerinizi yaptırınız. Genetik meme kanserlerinde ilk mamografi yaşı 26’dır ailesel meme kanseri riski altındaysanız 32-34 yaşlarından sonra mamografi ile takip edilmeniz gerekir.
Mamografinin yararı, zararının çok üstündedir. Bu yüzden mamografinin verdiği radyasyonun asla vücut için bir zarar olduğunu değerlendirilmemesi gerekir. 1960’lı yıllarda çok yüksek radyasyon oranına sahip teknolojilerde 30 sene mamografi ile takip edilen hastalarda mamografinin zararının, yararının çok altında olduğu saptanmıştır. Mamografiler ise o dönem teknolojilerden 10 kat daha az radyasyon verir. MR’da da radyasyon olmadığından hastaya herhangi bir yan etkisi bulunmaz.
Hiçbir kanser bulaşıcı değildir bir ailenin birçok bireyinde kanser görülmesi bu yanlış düşünceye neden olabilir. Kişi kanser hastalığını başka bir kimseye bulaştıramaz fakat virüsler, rahim ağzı (serviks), karaciğer kanseri gibi bazı kanserlerin nedenleri arasındadır.
Özellikle A ve C vitamininden zengin taze meyve ve sebze tüketmeye özen göstermek, hayvansal yağlardan uzak durarak çoklukla posalı gıdalar tercih etmek, tütsülenmiş tuzlu ve konserve yiyecekler tüketilmek, sigara ve alkolden uzak durmak, fazla kilo almamak gerekir. Spor yapmak, meme kanseri riski yüksek kadınlarda koruyucu ilaç kullanımı, yine risk faktörü yüksek olanlarda her iki memenin içinin boşaltılması silikonla veya kişinin kendi dokusundan meme yapılması, piyasada satılan ‘göğüs büyütücü’ adı altında satılan tablet, krem ve jellerin kullanılmaması gibi önlemler ile meme kanseri riskleri azaltılabilir.
Günlük yaşam içinde kendinize uygun sporu tercih ediniz birçok insan için yapılabilecek spor; düzenli ve tempolu bir yürüyüştür. Bununla beraber yüzme, bisiklete binme, pilates, yoga gibi grupla veya tek başına yapılabilecek egzersizler, tercih edileblir.