Prostat kanseri çoklukla erkeklerde görülen kanser türlerindendir ve sıklık oranı dünyada yüz binde 28 iken ülkemizde yüz binde 37’dir. Amerikan Kanser Derneği verileri, erkeklerin yaşam boyu prostat kanseri ile karşılaşma riskinin yüzde 16,7, yaşam kaybı riskinin de yüzde 2,5 olduğunu ortaya koymaktadır. Her 5-6 erkekten birinin yaşamı boyunca prostat kanseri ile karşılaşma riski vardır. Dünyada her 3 dakikada bir kişiye prostat kanseri tanısı konulurken, 14 dakikada bir de prostat kanserine bağlı kayıplar yaşanmaktadır.

Prostat kanseri, erken evrede yakalandığında tedavi başarısı yüksek kanser türleri arasındadır. Genellikle başlangıç evresinde belirti vermeyen bir kanser olduğundan 40 yaşından itibaren her erkek yıllık prostat muayenesini ve kan tahlillerini mutlaka yaptırmalıdır. Prostat kanserinin tedavisinde cerrahi uygulamalar içinde, tıp dünyasında devrim niteliği taşıyan “da Vinci Robotik Cerrahi Sistemi” ile hasta, kansersiz bir yaşama  ve  yaşam kalitesi bakımından da önemli ayrıcalıklara kavuşur. Robotik cerrahi ile idrar tutma ve cinsel yaşamın devamını sağlayan sinirler daha iyi korunabilir.

Prostat Bezi Nerede Bulunur ve Hangi İşlevlere Sahiptir?

Prostat, idrar torbasının hemen altında, bağırsakların ön tarafında, idrar torbasının çıkışını çepeçevre saran bir salgı bezi, erkek üreme sisteminin bir parçasıdır.  Spermleri koruyan sıvıyı üretmek ve spermleri bu sıvı içinde sağlıklı bir şekilde saklamak başlıca görevidir bunun yanında prostat,  sfinkter kaslarla mesanenin ağzını sıkarak, idrar kaçırılmasını engeller. Kapsülle çevrilidir üç bölgeye ayrılan prostat kapsülü, prostatı vücudun diğer bölümlerinden ayırmaktadır.

Sizi Arayalım

    İyi Huylu Prostat Büyümesi Nedir?

    Erkekler yaşlandıkça prostat bezi de büyür bu büyümeye, benign prostatik hiperplazi (prostatın iyi huylu büyümesi) denir  genellikle prostatın idrar kanalını (üretra) çevreleyen geçiş bölgesinde görülür. Prostat büyümesinin, mesaneyi ya da üretrayı bloke ederek idrar akışını önlemesi söz konusudur. Erkekler sık, ağrılı, kanlı idrar ya da sperm sorunu,  belde tutulma ve ağrı yaşayabilir. Bu belirtiler, prostatın iyi huylu büyümesi veya bir kanser belirtisi olabilir.

    Prostat Kanseri Nedir?

    Prostat kanseri,  erkeğin üreme sisteminin bir parçası olan ceviz şeklindeki küçük bir bez olan prostatta gelişir ve prostat bezindeki hücrelerin kontrol dışı büyümesiyle ortaya çıkar. Kanserli hücreler kontrolsüz büyüme göstererek prostat içine ardından prostatı çevreleyen kapsüle uzanır, kapsülü deler ve prostat dışına doğru yayılır. Prostat kanseri, iyi huylu prostat bezi büyümesinden farklı olarak prostatın merkezinden değil, kapsüle yakın, merkezin uzak bölgesinden kaynaklanır. Prostat kanserinde idrar şikayetleri daha geç dönemde hastaya rahatsızlık verir büyüme ve yayılma döneminde yakın organlara, lenf sistemine ve kan dolaşımı yoluyla vücudun diğer bölgelerine sıçrayabilir. Prostat kanseri yavaş seyirli olması yanında tümörün, oldukça agresif karakter göster,p kemik ve diğer organlara sıçraması da mümkündür.

    Prostat Kanseri Belirtileri

    Prostat kanserinin belirtileri, hastalığın ilerlemesine bağlıdır sinsi karaktere sahip bir hastalıktır. Erken dönemlerinde hiç belirti ve şikayet görülmeyebilir. Prostat kanseri belirtileri ortaya çıktığında, hasta bazı tedavi şanslarını kaybedebileceğinden,tedavinin başarısında düzenli doktor kontrolleri oldukça önemlidir.

    Prostat kanseri belirtileri şöyle sıralanabilir;

    • İdrar yapma güçlüğü
    • İdrar akışında kuvvet azalması
    • Menide ya da idrarda kan görülmesi
    • Boşalma esnasında ağrı
    • Kasık bölgesinde rahatsızlık hissi
    • Kemik ağrıları
    • Sertleşme bozukluğu

    Prostat kanserinin habercisi bu belirtilerin bazen iyi huylu prostat büyümesinin bir göstergesi olması da söz konusudur.  Prostat bezinin büyümesine bağlı gelişen benign prostatik hiperplazinde (prostatın iyi huylu büyümesi) de benzer belirti ve şikayetler görülebilir eğer prostat kanseri vücudun başka bölgelerine ve organlarına yayıldıysa, o bölgeyle ilgili belirtiler de verebilir söz gelimi; kemiğe yayıldıysa kemik ağrısı gibi…

    Prostat Kanseri Risk Faktörleri

    Prostat kanserinin sebebi tam olarak bilinmemektedir. Hücre düzeyindeki genetik kusurlara bağlı bazı prostat hücrelerinin kontrol dışı büyümesi ve normal hücrelerin yerini almasıyla oluşur ve daha sonra da çevre dokulara ve ileri seviyelerde de uzak organlara yayılım gösterebilir.

    Prostat kanseri nedenleri ve risk faktörleri şöyle sıralanabilir;

    Kalıtsal veya Genetik Faktörler

    Prostat kanserlerinin yüzde 9’u kalıtsaldır prostat kanseri olanların yüzde 15’inde, hastalık birinci derece erkek akrabalarından geçmektedir. Kadınlarda meme ve yumurtalık kanserleriyle bağlantısı bilinen BRCA2 genindeki mutasyonun, erkeklerde prostat kanseri riskini de artırdığı gözlenmiştir.

    Genetik Olmayan (Çevresel) Faktörler

    Prostat kanserinde çevresel etmenler genetik faktörlere göre daha etkilidir. Mesela, Çin’de yaşayan bir Çinlinin prostat kanserine yakalanma riski, bir Amerikalıya göre çok düşükken, aynı Çinli birey Amerika’da uzun süre yaşadığında bir Amerikalıya benzer prostat kanseri riski taşımaya başlar.

    • Yaşın Etkisi

    Prostat kanserinde risk yaşla birlikte artmaktadır. 50 yaşın altındaki erkeklerde nadir görülen prostat kanserine, 55 yaşın üzerindeki erkeklerde sıklıkla rastlanır. Hayatları boyunca her 6 erkekten 1’ine prostat kanseri tanısı konulacağı bilinir.

    • Irk Faktörü

    Prostat kanserinde ırk faktörü de önemli yer tutar en çok siyahi erkeklerde görülen prostat kanseri, daha sonra beyaz erkeklerde de görülür. Nadiren de Asya/ Pasifik adalarında yaşayan erkeklerde de görülür.

    • Beslenme

    Prostat kanseri üzerinde beslenmenin doğrudan etkisinin olup olmadığı kanıtlanamamıştır.  Daha önceki araştırmalar, selenyum ve E vitamininin prostat kanseri riskini azaltabileceğini gösterse de sonradan yapılan araştırmalardan edinilen daha net sonuçlar, her ikisinin de fayda sağlamadığını ortaya koymuştur. Yine de sağlıksız besinler tüketmek, prostat kanseri riskini doğrudan yükseltebilir.

    Prostat Kanseri Tanısı

    Hastanın PSA kan testi ve/veya makattan parmakla muayene sonuçlarına göre prostat kanseri olasılığı varsa bu şüphe biyopsi ile onaylanmalıdır. Prostat kanserine tanı, prostat bezine yapılan bir veya birden fazla biyopsi sonucunda konulur. Biyopsi, hastadaki  benin prostatik hiperplazi, kanser ya da var olan diğer medikal problemleri ortaya kor ve biyopsi sırasında, iğne yardımıyla rektumdan girilerek prostat dokusundan birkaç ufak parça örnek alınarak bu doku örnekleri, mikroskop altında incelenip varsa kanser hücreleri varsa belirlenir.

    Prostat kanseri tanısı koymak için aşağıdaki taramalar yapılmaktadır;

    PSA Kan Testi: Prostat kanseri tanısı konan hastanın kanındaki PSA seviyesi, vücudundaki kanser miktarına eşittir. PSA (Prostat Spesifik Antijen), prostattaki hücreler tarafından üretilen bir proteindir ve kandaki miktarı ne kadar yüksekse prostat kanseri de o kadar ilerlemiştir.  Aynı zamanda PSA seviyesi, verilen tedavinin başarısının takibinde veya cerrahi sonrası yenilemenin saptanmasında son derece yardımcı olur.

    Makattan Parmakla Muayene: En yaygın kullanılan prostat kanseri tarama testlerindendir. Parmakla, hastanın prostatına dokunularak büyüklüğüne ve özelliklerine göre anormalliklere bakılır.

    Transrektal Ultrasonografi: Transrektal (makattan) ultrasonografi sırasında, küçük bir sonda rektumun içine yerleştirilir ve sonda, eko üreten ve prostata çarparak geri dönen yüksek frekans ses dalgaları yayar. Bilgisayar, bu ekoları kullanır  ve anormal bölgeleri gösterebilen sonogram ile resmi oluşturur. Transrektal ultrasonografinin, prostat kanserinde yaşamsal riski azalttığına ilişkin araştırmalar sürmektedir.

    Gelişmiş PSA Testi: Pankreas kanserine ilişkin daha belirgin sonuçlar için, PSA testini geliştirme çalışmaları sürmektedir. PSA sonuçları ne kadar net olursa, hasta o kadar az kaygılanır ve diğer testlere gereksinim o kadar azalır.

    İnsülin-Benzer Büyüme Faktörü: İnsülin benzeri büyüme faktörü (IGF), birçok kanser çeşidinde kanser hücreleri açısından önemli bir büyüme ve antiapoptotik (hücre ölümünü engelleyici etkisi olan) etmenidir. İnsülin benzeri büyüme faktörü bağlayıcı protein-3 (IGFBP-3) ise IGF-1’ den bağımsız apoptozisi (hücre ölümü) uyararak büyümeyi engeller. Son zamanlardaki araştırmalar, yüksek IGF-I ve düşük GFBP-3 düzeylerinin ya da her ikisinin oranlarındaki yükselmenin, prostat kanseri riski artışı ile ilişkili olduğunu göstermektedir.

    Prostat Kanserinde Erken Teşhis

    Prostat kanserinde diğer kanserlerde olduğu gibi erken teşhis yaşam kaybı oranlarını azaltabilir. Erken teşhisin sağladığı bir diğer fayda da prostat kanseri tedavisine bağlı yan etkilerin en az seviyede olmasıdır. Prostat kanserini erken teşhis etmek için Prostat Spesifik Antijen (PSA) olarak bilinen protein seviyesini ölçen kan testi, dijital-rektal muayene ve/veya transrektal (makattan) ultrason teknikleri kullanılır. Fakat prostat kanserinde tarama, karmaşık ve tartışmalı bir konudur,  yaşamsal risk faktörünü azalttığına ilişkin elimizde henüz yeterli kanıt yoktur. Ötesi, tüm tarama testleri, bazı riskler taşımaktadır ve faydalarına bağlı belirsizlikler, olası zararlar, prostat kanseri tarama testleri öncesi uzman bir doktorla konuşulmalıdır. Tarama testlerinin potansiyel faydaları, belirsizlikleri ve riskleri birlikte konuşulmalı sonra hastanın kişisel tercihi doğrultusunda yapılmalı veya  yapılmamamladır.

    Prostat Kanseri Evreleri

    Prostat kanserinin evrelere ayrılması gösterdiği yayılım durumuna göredir. Evrelemede en önemli kriterler, prostat tümörünün mesane veya rektum gibi çevre dokulara yayılıp yayılmadığı, lenf bezleri ve kemikleri etkileyip etkilemediğidir. Tümörü derecesini belirten gleason skoru ve PSA düzeyi de prostat kanseri evrelerini belirlemede önemlidir.

    1. Evre: 1.evrede tümör sadece prostat içerisindedir. Bazen rektal muayenede hissedilemeyecek kadar küçük hacimli olabilir. Gleason skoru ise 6 ya da daha düşüktür. PSA seviyesi 10’un altındadır.
    2. Evre: 2. evrede de tümör, prostat içerisindedir. Ancak tümörün yapısı saldırganlaşmıştır. Parmakla muayenede belirgin olarak hissedilebilir ya da tümör derecesi yüksek olabilir.
    3. Evre: 3. evrede prostat kanseri prostat dışına taşmıştır. Genellikle seminal keselere yayılmıştır. Ancak kemik ve lenf bezlerine yayılmamıştır.
    4. Evre: Bu aşamada prostat kanseri mesaneye, rektuma ya da çevredeki dokulara (seminal keseler dışında) yayılım göstermiştir. Ayrıca civardaki lenf bezlerine ve kemiklere de yayılma görülebilir.

    Prostat Kanseri Tedavisi

    Prostat kanseri tedavisinde kanserin büyüme hızı, yayılım durumu, hastanın genel sağlık durumu ve gerçekleştirilecek tedavinin etkinliğinin yanında, muhtemel yan etkilerine de bağlı olarak farklı tedaviler tercih edilebilir. Prostat kanseri erken bir evrede ise hemen tedavi yerine takip tavsiye edilebilir. Cerrahi seçenek prostat kanserinde en yaygın ve etkili tedavi yöntemlerinden biridir. Robotik, laparoskopik ve açık cerrahi yöntemler bulunmaktadır ancak her cerrahi yöntemin hastaya göre tercih edilmesi gerekir. Cerrahi yaklaşımda amaç prostatın tamamının alınmasıdır uygun vakalarda prostat çevresindeki peniste sertleşmeye yardımcı sinirler korunabilir.

    Laparoskopi,  erken evre prostat kanserinde tercih edilen ameliyattır. Erken evrede prostat ışın tedavisi (radyoterapi) de uygun hastalar için önemli bir tedavi seçeneğidir. Laparoskopik cerrahi, hastaya konforlu bir ameliyat süreci sağlar ve kanser kontrolü bakımından da yüksek başarı oranlarına sahiptir,  4-5 adet küçük delikten yapılan bu operasyonlar sonrasında, hasta daha az ağrı çeker ve günlük aktivitesine kısa süre içinde dönebilir. Ameliyat kesisi olmadığından, bu operasyonlar kozmetik olarak da hasta memnuniyeti sağlar. Prostat kanseri tanısı ve tedavisindeki büyük gelişmeler, bu hastalığı korkulan bir hastalık olmaktan çıkarmıştır.

    Prostat Kanseri Evresine Göre Tedavi

    1. ve 2. evrede de prostat kanseri  cerrahi ya da radyoterapi ile tedavi edilebilir peşinden hormonal tedaviye başlanabilir veya hastanın durumuna göre hareket edilebilir. Prostat kanseri tedavisinde 3. evre planının ise ya cerrahi ya da radyoterapi olması gerekir. Yapılan araştırmalar cerrahi ve radyoterapiden sonra 5 aylık bir kemoterapinin de prostat kanserinde yaşam süresini uzattığını belirlemiştir. PSA’sı 40’ın üzerinde olan, lenf bezi tutulumu olan ya da Gleason skoru 7’nin üzerinde olan hastalarda, ameliyat veya radyoterapi sonrası hormonal tedaviye ek olarak kemoterapini n düşünülmesi de gerekir. 4. evrede prostat kanserinin asıl tedavisi, hormonal tedavidir.  Hormonal tedaviyle cerrahi olarak hastanın yumurtalıklarını alınabilir veya 1-3 ayda bir enjeksiyonlar ile erkeklik hormonu bloke edilebilir. 2010 yılından sonra 4. evre prostat kanseri tedavisinde pek çok yenilik olmuş kullanılan bazı ilaçlarla kemoterapinin 4. evrede yaşam süresini belirgin bir biçimde artırdığı görülmüştür. Ek olarak geleneksel hormon bloker ilaçların işe yaramadığı durumlarda kullanılan bazı ajanlar geliştirilmiş ve prostat kanseri aşısı ise denenmiş olsa da beklenen etkiyi gösterememiştir. Sadece kemik metastazları olan hastalar açısından radyoterapötik ajanların etkinliği gösterilmiştir. Ülkemizde ek olarak, prostat kanserinde radyoaktif Lutesyum ile birleştirilmiş PSMA ile tedaviler de yapılmaktadır.

    Sık Sorulan Sorular

    55 yaş üstü erkekler hastalığa daha yatkındır, yaşlandıkça prostat kanseri geliştirme riski  artar. Nitekim prostat kanserlerinin yaklaşık yüzde 60’ı 65 yaş üstü erkeklerde görülür. Prostat kanseri için diğer risk faktörleri şunları içerir:

    • Etnik köken (siyah erkekler en yüksek riske sahiptir)
    • Ailede prostat kanseri öyküsü
    • Sigara içmek
    • Obezite

    Bazı agresif kanserler prostatın dışına hızla yayılır yani metastaz yapar.  Prostat kanseri en sık kemiklere ve lenf düğümlerine yayılır, karaciğer, beyin, akciğerler ve diğer organlarda da gelişebilir.

    Ultrasonografi, insan kulağının işitemeyeceği kadar yüksek frekanslı ses dalgalarından faydalanılarak, iç organların incelenmesinde kullanılan bir tanı tekniğidir. Cihaz, bilgisayar ve elektronik elemanlar içeren bir konsol, video görüntü ekranı ve vücudu taramak için kullanılan prob adı verilen parçalardan oluşur. Prostatın iyi ve kötü huylu büyümelerinin saptanmasında kullanılan ultrasonografik inceleme, karın ön duvarından yapılırsa Trans Abdominal Ultrason (TAUS), makat yolu ile yapılırsa Trans Rektal Ultrason (TRUS) olarak tanımlanır.

    TAUS işleminde ultasonografi probu, karın bölgesine konur prostat, ultrasonografi dalgalarının güçlendirici etkisiyle görüntülenir bunun için mesanenin dolu olması gerekir. İşlemden 1.5 – 2 saat önce 1.5 litre (yaklaşık 6 bardak) su içilmesi yeterlidir. TRUS işlemindeyse, steril kaplanmış özel ultrasonografi probu ile makat yolundan prostat görüntülenir. Bu işlem için bağırsak temizliği gerektiğinden; bir gün önce akşam yemeği sonrası müshil ilacı içilmesi ve işlemden hemen önce mesanenin boşaltılması gerekir.